31 Ağustos 2010 Salı

POE’NUN BÜYÜK KORKUSU



Edebi metinler son tahlilde kurgusal birer yaratımdır, ancak her kurguda gerçekliğin izini sürmek mümkündür. Yazar üretirken bu gerçeklikten kaçamaz. Zira, bir metni oluşturan her unsur, kurgusal olmanın ötesinde onu oluşturan kişinin zihinsel evreninin gerçek birer parçasıdırlar.

Edgar Allan Poe’nun gerçek ve düşünsel yaşantısı bu konuda çarpıcı bir örnek teşkil eder. Onun yazdığı ürkütücü ve tedirgin edici öyküler, on dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında sürdüğü kısa yaşantının birer iz düşümü gibidir. Poe kendi korkularının yazarıdır.

Henüz küçük bir çocukken babası tarafından terk edilen Poe kısa bir süre sonra annesini yitirdiğinde yapayalnız kalır. Poe hayatı boyunca bundan babasını sorumlu tutacaktır. Yıllar sonra yazdığı Kara Kedi adlı öyküde bunun etkisini görürüz. Öyküde anlatıcının nefret duygusunun hedefinde olan, hayatından ve aklından çıkarıp yok etmeye çalıştığı kara kedi Poe’nun babasından başkası değildir. Kediye siyah rengini veren şey, Poe’nun babasını hiç tanımamış olmasındaki belirsizlik ve ona dair beslediği karanlık düşüncelerdir. Anlatıcının sokakta bulduğu ikinci kediyle, babasına dair düşüncelerini iyileştirmeye çalışır. Kedinin göğsündeki beyaz leke onun bu arzusuna işaret eder. Ancak karanlık bir imge olarak zihninde yaşattığı babasıyla barışması imkansızdır ve nefret duygusu kısa sürede başlangıçtaki iyi niyetin yerini alır. Beyaz leke zamanla bir ölüm imgesine dönüşür ve kara kedinin bedeninde ölüm bir kez daha hakim gelir.

Gammaz Yürek Poe’nun bir başka korkusunu anlatır. Poe’nun ölümünden kısa süre önce çektirdiği bir fotoğraftaki görüntü bu korkunun merkezinde yer alır. Poe kendi görüntüsünden rahatsızdır. Yüzünde ürküntü veren bir çirkinlik olduğuna inanır ve bu çirkinlik kendisiyle karşılaştığı her yerde kendini ele verir. Gammaz Yürek adlı öykünün arka planında yatan gerçekliğin temelinde bu duygu vardır. Poe, yakın bir ilişki kurduğu Sarah Helen Withman’a yazdığı bir mektupta “Kendimle baş başa kalmaktan korkuyorum” derken, bu duygusunu açığa vurur. Bununla birlikte, insanlarla birlikte olduğu anlarda bu rahatsız edici düşünceyi gizlemeye ve kendine güvenen bir kişi izlenimi vermeye çalışır. Gammaz Yürek’teki anlatıcının tavırlarında ve söylediklerinde bunu görmek mümkündür. Ancak derinlerde kök salan huzursuzluk gerçek hayatta olduğu gibi öyküde de kendini ele verir.

1948 tarihli söz konusu fotoğrafta, Poe’nun kendi görüntüsü karşısında duyduğu rahatsızlığın farklı boyutlarını görmek mümkündür. Geniş bir alın, düşük bir kaş ve tedirgin edici bakışlar farklı korkulara ve bunun sonucu olarak farklı anlatılara kaynaklık eder. Bazı zamanlar Poe, aynanın karşısına geçer ve kendi yüzünün yerinde başka bir yüz hayal eder. Hatta bazen, elleriyle yüzüne yeniden şekil vermeye çalışır. Geniş alın saçlarla kapatılır, düşük kaş el yordamıyla düzeltilir, göz altındaki torbalar giderilir, tedirgin edici bakışlar iyileştirilir. Ama hayaller son bulduğunda ya da kısa süreli bu terapiler etkisini yitirdiğinde, gerçek hayata ait görüntülerle baş başa kalınır yeniden.

Berenice adlı öyküde bu ruh halinin ve bu ritüel davranışların izlerini görürüz. Öyküdeki anlatıcının genç kızın bembeyaz ve düzgün dişlerine karşı duyduğu saplantılı arzu, güzel ve muntazam olana karşı duyulan gerçek arzunun bir yansımasıdır. Anlatıcının gözünde birer İdeye dönüşen Berenice’in güzel dişlerine sahip olma arzusu, ayna karşısında kurulan hayallerle örtüşür; el yordamıyla yapılan ritüel müdahaleler, Berenice’te anlatıcının giriştiği sıra dışı eylemde ifadesini bulur. Ve nihayetinde, hayaller ve ritüeller sona erdiğinde ortaya çıkan can sıkıcı görüntü, öykünün sonunda yaşanan ürkütücü gerçekle bütünleşir.

Poe’nun yaşamını ve kişiliğini oluşturan unsurlar onun yazdığı metinlere bulaşmıştır kaçınılmaz bir biçimde. Yazdıkları üzerinde yapılacak derin analizler onun başka korkularını açığa çıkaracaktır muhtemelen. Sözgelimi, kısa süren üniversite hayatı sırasında saplandığı kumar tutkusu, tedirgin edici başka anlatılara gebedir. Onun yazdığı metinler izlenerek, kahramanı Poe olan karanlık öyküler yazılabilir.
Kuşkusuz Poe bu yolda yalnız değildir. Ancak o, birçok yönüyle olduğu gibi, bu alanda da başkalarına öncülük etmektedir.
.
(Notos Edebiyat dergisinde yayımlanmıştır.)

1 Ağustos 2010 Pazar

Bir Kaldırım Taşının Acıklı Hikayesi



BU ÖYKÜ "BAY HOW NE YAPMALI?" ADLI ÖYKÜ KİTABINDA YER ALDIĞI İÇİN, BURADAKİ YAYININA SON VERİLMİŞTİR....